Dicle Nehri, Diyarbakır’ın karakterini biçimlendirirken, gerçek anlamda ona hayat da veriyor. Kollarıyla birlikte nehir ve özellikle de bu vesileyle varlığını kazanmış Hevsel Bahçeleri, karasal ve sucul birçok hayvan türüne ev sahipliği yapıyor. Biyolojik çeşitliliği ve evrensel değere sahip tehlike altındaki türleri, Dicle Vadisi’nin 2015 yılında Diyarbakır Surları’yla birlikte UNESCO Dünya Miras Listesi’ne alınması sürecinde önemli bir etken oluşturmuştu.
Sürüngenlerden yırtıcılara, kelebekten sazana, bölgenin zengin faunasını hidrobiyolog Erhan Ünlü ele aldı. Ünlü, son yıllarda bu çeşitliliği tehdit eden unsurları da sıralıyor.
Dicle Nehri, Diyarbakır’ın hemen kuzeydoğusundan başlayarak güneyi boyunca uzanarak, meydana getirdiği düzlüklerle birlikte yeryüzünün en güzel ve verimli köşelerinden birinin ortaya çıkmasına vesile olur. Dicle Nehri sayesinde var olan Hevsel Bahçeleri, gerek doğal yapısı, gerekse tarihsel özellikleri nedeniyle Türkiye’nin en önemli biyoçeşitlilik alanlarındandır. Deniz canlıları dışında, üniversitelerin biyoloji bölümlerinde okutulan hemen hemen tüm bitki ve hayvan gruplarına ait karasal ve sucul tür örneklerini bu alanda görmek olasıdır. Bu açıdan ele alındığında bölge tam bir biyoloji laboratuvarı, adeta yaşayan bir sergi alanıdır.
Prof. Dr. Erhan Ünlü, Hidrobiyolog
Nehirler, kıyı kumulları, göletler ve bataklıklar zengin çeşitlilikte hayvan türleri için önemli yaşam alanlarıdır.
Hevsel Bahçeleri’nde, Dicle Nehri ve çevresinde yayıldıkları gözlenen birçok yumuşakça mevcut. Bunlardan bazıları:
Sümüklü böcek (Limax flavus), bahçe salyangozları (Cornu aspersum ve Helix lucorum), küçük salyangozlar (Oxyloma elegans ve Xeropicta derbentina), hava solunumu yapan su salyangozları (Physa acuta, Valvata saulcyi, Radix peregra, Gyraulus euphraticus ve Galba truncatula), solungaç solunumu yapan (Theodoxus syriacus ve Melanopsis praemorsa), nehir suyunda ve göletlerde bulunan midye türleri (Unio mancus, Unio tigridis, Leguminaia wheatleyi ve Anodonta anatina).
Erhan Ünlü
Hevsel Bahçeleri ılıman iklimi ve farklı bitki örtüsünden dolayı böcek çeşitliliği bakımından hayli zengin habitatlara ev sahipliği yapıyor. Bazı habitatlar mikroklima niteliğine sahip olduğundan böcek çeşitliliği daha da artıyor. Özellikle On Gözlü Köprü ve Üniversite Köprüsü arasındaki bölgede böcek popülasyonunda artış göze çarpıyor. Sulak alanlarda daha çok Yusufcuk (Odonata) ve Mayıs Sinekleri (Ephemeroptera) türlerine rastlanırken daha uzak bölgelerde Çekirge (Orthoptera) ve Kın Kanatlılar (Coleoptera) türlerini görmek mümkün.
Derlenen bilgilere göre bu bölgede 8 takıma ait 45 familya ve 136 böcek türü tespit edilmiş. Diyarbakır il sınırlarında 7 familyaya ait 62 cins ve 97 gündüz kelebek (Lepidoptera) türü kayda geçmiş. Bunların bir kısmı Dicle Vadisi ve Hevsel Bahçeleri’nde yayılış gösteriyor. Sarı Azamet (Colias croceus), Diken Kelebeği (Vanessa cardui), Anadolumelikesi (Melanargia larissa), Doğu Çayır Esmeri (Maniola telmessia), Oryantal Çayır Kahverengisi (Hyponephele lupina), Karanlık Orman Esmeri (Pararge aegeria), Erik Kırlangıçkuyruğu (Iphiclides podalirius), Küçük Beyaz Melek (Pieris rapae), Benekli Bakır Kelebeği (Lycaena phlaeas) yaygın türlerden.
Esas itibariyle tropikal bölgelerde yayılış gösteren bir kelebek türü olan Junonia orithya ise 2011 yılında biyolog Prof. Dr. Murat Biricik tarafından bölgede tespit edilerek Dicle Güzeli olarak Türkiye’nin kelebek tür listesine eklendi.
Erhan Ünlü
Dicle Nehri’nin Hevsel Bahçeleri’nden geçtiği alan, devamındaki Ilısu Barajı çevresi ve bu alanlara dökülen kollarda 10 familyaya ait en az 35 balık türü kayda geçmiş. Bunlardan 22’si özellikle yaygın olarak bulunuyor, en az 16 tür ise endemik.
Üç balık türünün (Carasobarbus kosswigi, Luciobarbus esocinus ve Luciobarbus subquincunciatus) IUCN Kırmızı Listesi’ne göre nesilleri tehlike altında görülüyor. Son yıllarda inşa edilen barajlar ile tarımsal ve evsel nedenlerle artan kirlilik nedeniyle Şebot (Arabibarbus grypus), Sisbalığı (Leuciscus vorax), Cevr (Luciobarbus esocinus), Leopar Sazan (Luciobarbus subquincunciatus) ve Mezopotamya Kedibalığı (Glyptothorax kurdistanicus) nehrin daha çok alt havzalarında görülüyor, üst bölgelere ancak zaman zaman geçtikleri gözleniyor.
Dicle nehir sisteminde olmayan Gibel Sazanı (Carassius gibelio), Sazan (Cyprinus carpio), Kedibalığı (Heteropneustes fossilis) ve Sivrisinek Balığı (Gambusia holbrooki) bölgeye dışarıdan taşınarak getirilmiş ve ortama uyum sağladıkları görülmüş. Diğer yandan Gibel Sazanı ve Sivrisinek Balığı nehir boyunca istilacı türler olarak rapor ediliyor.
Kurbağalar, sucul ekosistemlerde besin zincirinin en önemli canlılarından. Hevsel Bahçeleri ve civarında iki yaşamlılardan üç kurbağa türü bulunuyor: Gece kurbağası (Bufotes variabilis), Su kurbağası (Pelophylax ridibundus) ve ağaç kurbağası (Hyla savignyi).
Erhan Ünlü
Hevsel Bahçeleri ve civarında kaplumbağa, kertenkele ve yılan gibi sucul ve sucul olmayan birçok sürüngen türü görülüyor. Karada Tosbağa (Testudo graeca), nehir ana gövdesinde ve bataklıklarda Su Kaplumbağası (Mauremys caspica) ve Fırat Kaplumbağası (Rafetus euphraticus) olmak üzere üç tür yaşıyor.
Kertenkelelerden Kapadokya Kertenkelesi (Apathya cappadocica), Sarı Kertenkele (Eumeces schneiderii), Şeritli Kertenkele (Heremites vittatus), Yeşil Kertenkele (Lacerta media), Dikenli Keler (Laudakia stellio), Mardin Keleri (Mediodactylus heterocercus), Tarla Kertenkelesi (Ophisops elegans) anılabilir.
Yılan türlerinden en yaygın olanı Damalı Su Yılanı (Natrix tessellata). Karasal kesimde görülenlerden ise Mahmuzlu Yılan (Eryx jaculus), Kara Yılan (Dolichophis jugularis), Kırmızı Yılan (Dolichophis schmidti) ve Çizgili Yılan (Eirenis decemlineatus) türleri sayılabilir.
Erhan Ünlü
Birçok kuş türünün göç yolları üzerinde bulunan Dicle Nehri ve Hevsel Bahçeleri, zengin habitatları nedeniyle göçmen ve yerli kuşlar için oynadığı önemli rolden ötürü Hevsel Kuş Cenneti olarak da biliniyor. Dicle Nehri’nin bu kısmında yapılan kuş markalama çalışmalarında en az 80 kuş türü belirlenmiş. Bu sayının yıllara göre daha da artabileceği öngörülüyor. Nitekim Hevsel Bahçeleri’nin karşısında bulunan Dicle Üniversitesi’ne ait kampüsteki Kabaklı Göleti’nde 100’den fazla kuş türü tespit edilmiş.
Erhan Ünlü
Yörede 11 familyaya ait 35 memeli türü kaydedilmiş. Bunlar arasında en yaygın olanı kemirgen türleri. Akgöğüslü Kirpi (Erinaceus concolor) ve Uzun Kulaklı Çöl Kirpisi (Hemiechinus auritus) olmak üzere iki kirpi türü yaşıyor. Yarasalardan söz edildiğinde Beyazşeritli Yarasa (Pipistrellus kuhlii) en yaygın rastlanan tür.
Dicle Nehri’nin sazlıkları arasında Su Samuru (Lutra lutra) görmek mümkün. Gece aktif olan bu tür özellikle sesleriyle varlıklarını belli ediyor. Çöl Tilkisi (Vulpes vulpes), Sansar (Martes martes) ve Yabandomuzu (Sus scrofa) ise Hevsel Bahçeleri’nde sıklıkla rastlanan yırtıcı hayvanlardan.
Erhan Ünlü
Fırat Kaplumbağası (Rafetus euphraticus) dünyada sadece Dicle ve Fırat su sistemlerinde yaşayan ve ciddi tehlike altında bulunan yarı sucul bir sürüngen türü. Türün yaşam alanlarını büyük bir hızla kaybetmesine yol açan önemli etkenler arasında barajlar ve kum ocakları yer alıyor. Fırat Kaplumbağası’nın Türkiye topraklarının güneyinde kalan ülkelerdeki popülasyonlarına ilişkin sınırlı sayıda araştırma bulunmakla birlikte, İran, Irak ve Suriye’deki durum hakkında bilgi eksikliği büyük. Adını Fırat Nehri’nden almış olsa da Fırat’ın Türkiye topraklarında kalan kesiminde peş peşe inşa edilen barajlardan dolayı Fırat Kaplumbağası’nın hemen hemen ortadan kalktığı, hayatta kalabilen, muhtemelen birbirinden izole haldeki küçük popülasyonların da tutunamayarak kısa süre içerisinde yok olacağı tahmin ediliyor.
Türkiye’de Fırat Kaplumbağası’nın bugün Hevsel Bahçeleri civarından itibaren Dicle Nehri boyunca Cizre’ye geniş bir yayılım alanına sahip olmakla birlikte, nehir sistemi üzerinde yapılan Ilısu baraj gölü nedeniyle yaşam alanları önemli ölçüde sınırlı kalmaktadır. Bismil civarında gerçekleştirilen arkeolojik kazılarda, en az iki bin yıl öncesine tarihlenen mezarlarda bu kaplumbağa türüne ait kemik kalıntılarına rastlanmış; ritüeller sırasında kesilerek parçalandıkları düşünülüyor.
Fırat Kaplumbağası hâlen yöre kültüründe yeri olan, hakkında çeşitli söylentiler çıkarılan “karizmatik” bir hayvan. Bu yüzden koruma çalışmalarının başlatılarak uygulanmasıyla türün halk tarafından kolayca bir simge, bir “bayrak tür” olarak kabul görmesi olası. Böylece özellikle uygun üreme alanı bulamadığı için hızla azalma eğiliminde olan tür için elverişli mevcut az sayıdaki alanın korunması ve yeni kuluçka alanlarının oluşturulması mümkün olabilir.
Kaynak: Murat Biricik, Diyarbakır Surları ve Dicle Vadisi’nin UNESCO Dünya Miras Listesine Alınması Sürecinde Dicle Vadisi’nin Kriterlere Uygunluğuna İlişkin Görüşler, 2013.
Türkiye, coğrafi konumu nedeniyle birçok kuş için hem göç̧ yolu hem de üreme alanı. Kuş göçleri doğrudan gözlemlerin yanı sıra, radyo ve uydu vericilerinin kullanılması, ötüş farklılıklarının kaydedilmesi, kuş parazitlerinin incelenmesi ya da halkalama gibi farklı yöntemlerle araştırılıyor. Halkalama, kuşların güvenli yöntemlerle yakalanmasını, bacaklarına halka takılmasını ve tür, yaş, cinsiyet gibi bilgilerin kaydedilmesinden sonra serbest bırakılmasını içeren bir yöntem. Dicle Kuş Halkalama İstasyonu’nda 2003-2006 yılları arasında, biri ilkbahar, dördü sonbahar göçünde olmak üzere beş dönemde kuş halkalama çalışması gerçekleştirildi. Dicle Vadisi, göçmen kuşlar için önemli bir konaklama alanı. 199 günlük toplam çalışma süresinde 89 türden toplam 7716 kuş yakalanmış.
En çok halkalanan ötücüler sırasıyla Çıvgın (Phylloscopus collybita), Söğüt Bülbülü (Phylloscopus trochilus) ve Buğdaycıl (Luscinia svecica). En çok halkalanan ötücü olmayan kuş türü ise Yalıçapkını (Alcedo atthis) olmuş. Onu Çobanaldatan (Caprimulgus europaeus) ve Boyunçeviren (Jynx torquilla) izliyor.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Diyarbakır için yeni sayılabilecek türler arasında Küçük Sutavuğu (Porzana pusilla), Bıldırcın Kılavuzu (Crex crex), Küçük Su Çulluğu (Lymnocryptes minimus), Çütre (Carpodacus erythrinus), Bataklık Kamışçını (Locustella luscinioides), Kındıra Kamışçını (Acrocephalus schoenobaenus), Ağaç Kamışçını (Locustella fluviatilis), Sürmeli Dağbülbülü (Prunella ocularis), Çizgili Ötleğen (Sylvia nisoria), Açgözlü Ötleğen (Sylvia hortensis) ve Kirazkuşu (Emberiza hortulana) bulunuyor. Güneydoğu’da çok sınırlı birkaç yörede yaşadığı bilinen Çizgili İshakkuşu’na (Otus brucei) da Diyarbakır’da rastlanmış.
Kaynak: Murat Biricik, “Ulusal Kuş Halkalama Programı Dicle Üniversitesi Çalışması (2003-2006) Sonuç Raporu”, Dicle Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinatörlüğü (DÜBAP), 2006.
Günümüzde Dicle Nehri’nin florası, faunası ve bunlara ait habitatları birçok etkenin tehdidi altında. Bunlardan ilki hidroelektrik santrali projeleri. Nehir üzerindeki barajlar, HES veya setler zengin alüvyonların alt havzalara, denize ulaşmasını engelleyerek sucul verimliliği azaltıyor. Bu, balıkların göç etmelerini engelleyerek balık çeşitliliğine de zarar veriyor.
Yapılaşma, kendi başına ciddi bir sorun teşkil ediyor. Yapılması düşünülen Dicle Vadisi Kentsel Tasarım Projesi’nin önemli bir bölümü “Miras Alanı” olarak tanımlanan bölgede yer alıyor. Avrupa’nın birçok ülkesinde olduğu gibi nehirlerin kanal içerisine alınması ve etraflarına rekreasyon alanlarının yaratılması kulağa hoş gelebilir. Fakat bu tip uygulamalar nehrin ve oluşturduğu ekosistemin yok olması, sadece bir “millet parkına” dönüşmesi gibi riskleri de barındırıyor. Oysa Dicle Nehri ve Hevsel Bahçeleri bir parka feda edilemeyecek kadar önemli bir ekosistem.
Dicle Vadisi doğal alanları ve tarım alanlarına yönelik en önemli sorun ise su miktarındaki azalma. Küresel iklim değişiklikleri yağışlarda azalmaya ya da düzensizliğe yol açıyor. Vahşi sulama yöntemleri nedeniyle Dicle Nehri ve kollarındaki aşırı su kullanımı da sucul canlılar için bir tehdit.
Kum ocakları da ekosisteme zarar veren önemli etkenlerden biri. İnşaatlarda kullanılmak üzere Dicle Vadisi kıyı kenarından kum çekilmesi ve moloz döküm alanlarının havzaya yakınlığı, doğal peyzajın bozulmasına yol açıyor. Bu da bölgedeki endemik türlerden olan Fırat Kaplumbağası’nın yaşam alanlarının yok olmasına sebebiyet veriyor.
Tüm bunların sonucu ise bölgede ekolojik yaşam dengesinin bozulması oluyor. Bu yüzden de florayı, faunayı ve bunlara ait habitatları korumak amacıyla Dicle Nehri’nin “Kesin Korunacak Hassas Alanlar”, Hevsel Bahçeleri’nin ise “Nitelikli Doğal Koruma Alanları” kapsamına alınması gerekiyor.
Erhan Ünlü
KAYNAKÇA
Erhan Ünlü
• Başaran, A. (1974) “Diyarbakır ve çevresinde gündüz kelebeklerinin sistematik olarak incelenmesi”, Diyarbakır Tıp Fakültesi Dergisi, 3(3): 529-547.
• Baştuğ, İ. (2014) “Cennet Bahçesi Hevsel”, Atlas, 254.
• Biricik, M. (1996) “Birds of Kabakli Reservoir”, Turkish Journal of Zoology, 20(2):155-160.
• Biricik, M. (2011) “First record of Junonia orithya (Linnaeus, 1758) (Lepidoptera: Nymphalidae) in Turkey”, Zoology in the Middle East, 53(1): 130-132.
• Biricik, M. ve Turğa, Ş., (2011) “Description of an Euphrates softshell turtle (Rafetus euphraticus) nest from the Tigris River (SE Turkey)”, Salamandra, 47(2): 99-102.
• Filar, M. ve Biricik, M. (2006) “Dicle Ringing Station (SE Turkey) – Ringing Results and Seasonal Bird Migration Dynamics in 2003-2005”, The Ring, 28(2): 135-145.
• Karakaş, R. (2017) “Ornithological importance of artificial ponds: a case study at Kabaklı Pond, south-eastern Anatolia, Turkey”, Paddy and Water Environment, 15(4): 919-930.
• Kaya, S. (2016) “Diyarbakır; Dicle’nin Susamurları”, Atlas, 277.
• Ulutürk, S. ve Coşkun, Y. (2011) “A Comparative Morphological and Karyological Study on Hedgehogs, Erinaceus concolor (Martin, 1838) and Hemiechinus auritus (Gmelin, 1770) (Insectivora: Mammalia) in Diyarbakir Province”, KSÜ Doğa Bilimleri Dergisi, 14(4): 46-52.
• Ünlü, E. (2021) “Fish Fauna of Ilisu Area on the Tigris River, Before Impoundment of the Ilisu Dam (Turkey)”, Transylvanian Review of Systematical and Ecological Research, 23 (3): 73-86.
Teşekkür: Bilgileri büyük bir titizlikle derleyen ve araştırma sonuçlarından yararlandığımız Prof. Dr. Rıdvan Şeşen (yumuşakçalar), Dr. Sadreddin Tusun (böcekler), Uzman Nedret Yakalı, Prof. Dr. Murat Biricik ve Prof. Dr. Recep Karakaş (kuşlar), Prof. Dr. Yüksel Coşkun ve Doç. Dr. Alaettin Kaya’ya (memeli hayvanlar) katkıları için teşekkürü bir borç bilirim. – Erhan Ünlü