Uzun yıllar botanikçilerin ilgisinden mahrum kaldığı için Diyarbakır’ın, özellikle de Dicle Vadisi’nin florasına dair bilgiler Türkiye ana başlığının altındakilerle sınırlanmış. Oysa bu bölge 1500 türü içeren bir bitki çeşitliliğine sahip. Üstelik bunların arasından 80’i dünya üzerinde ya sadece Diyarbakır’da ya da en fazla birkaç daha yerde yetişen nadir bitkiler.
Yörenin flora çeşitliliğini, endemik bitkileri ve bu zenginliği tehdit eden unsurları A. Selçuk Ertekin ele aldı.
Anadolu Yarımadası, coğrafi konumu, jeomorfolojik yapısı, iklim tipleri, bunlardan kaynaklanan çeşitli yaşam alanları ve farklı vejetasyon tipleri nedeniyle zengin bir floraya sahip. Türkiye’de 3500 kadarı endemik olan, yaklaşık 11 bin bitki türü yetişiyor.
Kuzeyde Toros Dağları ve güneyde Suriye-Irak kurak iklim kuşağıyla sınırlanan Güneydoğu Anadolu’da step alanları geniş yer tutuyor. Güneydoğu Anadolu step sahası, Basra Körfezi’nden başlayıp Toros eteklerine kadar uzanan, Toroslar yayını çizerek Amanoslar ve Lübnan yolu ile İsrail’e ulaşan “verimli hilal”in kuzey ucunu meydana getiriyor.
Geniş step ve tarım alanlarına sahip olmasıyla homojen bir görünüm sergileyen Güneydoğu Anadolu Bölgesi, geçmişte botanikçilerin ilgisini çok fazla çekmemiş. Bu nedenle yeterince araştırılmadığından, bölgenin bitki çeşitliliğiyle ilgili olarak kayda geçenler, sadece Türkiye Florası verileriyle sınırlı.
Oysa İran-Turan floristik bölgesinin Mezopotamya alt başlığına giren Güneydoğu Anadolu Bölgesi, birçok nadir ve endemik bitki türüne ev sahipliği yapıyor. Bölge aynı zamanda, fıstık, buğday, arpa, nohut, mercimek ve bezelye gibi dünya üzerinde farklı bölgelerde görülen birçok kültür bitkisinin yabani akrabalarının yetiştiği önemli bir gen merkezi.
Yörede, habitat ve biyolojik çeşitlilik açısından nesli ulusal veya uluslararası ölçekte tehdit altında olan canlı türlerinin yaşadığı 19 Önemli Doğa Alanı (ÖDA) da tespit edilmiş durumda.
Çevresi yükseltilerle kuşatılmış olan Diyarbakır’ın orta kesimleri çukur bir havza şeklinde. Diyarbakır Havzası olarak anılan bu alanın eksenini, batı-doğu doğrultusunda uzanan geniş Dicle Vadisi oluşturuyor.
Dicle Vadisi, Dicle Nehri boyunca tanımlanmış olan vadiyle birlikte, Bismil Ovası Önemli Doğa Alanı’yla başlayıp Devegeçidi Barajı Önemli Doğa Alanı ile sonlanan, nehir ve çevresinin zengin ekosistemlerini de içeriyor. Söz konusu ÖDA’lar dünya ölçeğinde Dünya Doğayı Koruma Birliği (IUCN) kriterleri ile hazırlanan Nesli Tükenme Tehlikesi Altında Olan Türlerin Kırmızı Listesi’ne alınmış birçok canlı türünü barındırıyor.
Diyarbakır, yaklaşık 1500 bitki türünü içeren zengin bir bitki çeşitliliğine sahip. Özellikle ili çevreleyen dağlık kesimler, değişen coğrafi ve iklimsel faktörler, vejetasyon yapısı ve habitat çeşitliliği nedeniyle eşsiz bir yaban hayatına ev sahipliği yapıyor. Diyarbakır’da yetişen bitkilerin 80 kadarı da endemik nitelikte. Bu bitkilerden bazıları yerküre üzerinde ya sadece Diyarbakır’da görülüyor ya da en fazla birkaç yerde daha yetişiyor.
Diyarbakır ve çevresinde yetişen tehlike altında nadir veya endemik olması dolayısıyla özel önem taşıyan birçok bitki türü biliniyor. Kabamayasıl (Ajuga xylorrhiza), Dicle Koruğu (Rosularia blepharophylla) ve Silvan Korungası (Onobrychis silvanensis) dünyada sadece Diyarbakır sayesinde bilinen, dar yayılışlı endemik bitkiler.
Beyaz salkımsı çiçekleri ve roset yapraklarıyla Dicle Koruğu ve yelpaze şeklinde koyu yeşil yapraklarıyla Kabamayasıl, kayalıklarda çiçek açan nadir bitkiler. Bozkırlarda çiçeklenen Silvan Korungası ise beyaz, iri çiçekleri olan, büyük, yuvarlak baklalara sahip, eşsiz bir korunga türü.
Pembemsi bahar dalı çiçekleriyle Akşamyıldızı (Hesperis hedgeii) ve salkımsı, erguvan renkli çiçekleriyle Gelin Baklası (Lathyrus trachycarpus), dünya üzerinde sadece Karacadağ bozkırlarında yetişiyor.
Urfa Koruğu (Rosularia haussknechtii), Adaçayı (Salvia balssiana), Çivit Otu (Isatis constricta ve Isatis demiriziana), Düğün Çiçeği (Ranunculus bingoeldaghensis) ise Diyarbakır dışında sadece birkaç yerde görülebilen endemik bitkilerden.
Ova Fiği (Vicia esdraelonica) İsrail dışında bir de Diyarbakır yakınlarında yetişen ve aslında dünya ölçeğinde tehdit altında olan endemik bir bakla türü. Süslü Geven (Astragalus erythroaenius) ise dünya üzerinde sadece Suriye’de ve Karacadağ eteklerinde yetişen nadir bir tür.
Ağlayan Gelin, Lale, Sümbül ve Süsen gibi soğanlı bitkiler, ilkbahar aylarında bölgede adeta görsel bir şölen oluşturur. Süsenler (Iris aucheri), Karacadağ’ın taşlık çayırlarında uçsuz bucaksız rengârenk bir çiçek denizi gibi dalgalanır.
Laleler (Tulipa sintenisii ve Tulipa aleppensis), dağ bozkırlarında Gevenlerle birlikte doğanın renklerinin ayrılmaz parçasını oluşturur. Ağlayan Gelin (Fritillaria imperialis) ise kadeh şeklinde, turuncu renkli çiçekleriyle her kayanın dibinde boy gösterir.
Diyarbakır’ın kuzeydoğu kesimlerinde zengin orkide varlığı dikkat çeker. Çok sayıda orkide türünün (Ophrys ssp. ve Orchis ssp.) yetiştiği alanda, iki orkide türüne, Kulp (Ophrys x kulpensis) ve Lice (Ophrys x liceana) ilçelerinin adı verilmiş. Kulp ve Lice salebi varlığını, dünya üzerinde sadece bu çevrede yetişen endemik orkide türlerine borçlu. Fakat ne yazık ki yumrularının salep yapımında kullanılmak üzere sökülmesi, birçok orkide türünün neslinin tehdit altına girmesine de neden oluyor.
Diyarbakır şehir merkezinin doğusunda, Dicle Nehri kenarlarında geniş kumullara sahip olan Dicle Vadisi, dar bir alanda çeşitlilik gösteren yaşam alanlarına sahip.
Nehrin ana kolunun büyük oranda tahrip edilmesine karşın, kollarını oluşturan küçük derelerin etrafı, sık ağaçlardan meydana gelen bir galeri ormanını andırıyor. Söğüt türleri, Fırat Kavağı gibi baskın ağaç türlerinin yanı sıra sarılıcılar ve daha alt kesimlerde çalılar ve otsu bitkiler yer alıyor.
Galeri ormanlarının hemen yanında böğürtlen, meyan, kamış ve ılgın benzeri bitkilerin oluşturduğu sık çalılıklar ve sazlıklar bulunuyor. Bataklıklar, çayır ve bozkır gibi habitatların da yer aldığı zengin yaşam alanları birçok canlı türüne ev sahipliği yapıyor.
Dicle Vadisi’nde Yetişen Nadir ve Endemik Bitkiler – I
Keklikgözü (Adonis dentata)
Türkiye’de sadece Şanlıurfa ilindeki tek kayıttan bilinen ve Türkiye’de yetişen tek sarı çiçekli kandamlası türü. Küçük bir popülasyonun Dicle Vadisi’nde yetiştiği saptanan bu nadir tür, Türkiye Bitkileri Kırmızı Kitabı’na göre Zarar Görebilir VU kategorisinde.
Goriz (Alkanna trichophila subsp. mardinensis)
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne özgü olan bu tür, Dicle Vadisi’nde geniş yayılış gösterir. Bitki, Türkiye Bitkileri Kırmızı Kitabı’na göre Az Tehdit Altında LR (lc) kategorisinde.
Bodur Bapuçça (Cota wiedemanniana)
Türkiye’ye özgü, geniş yayılışı olan bir papatya türü. Vadide de yetişen bitki, Türkiye Bitkileri Kırmızı Kitabı’na göre Az Tehdit Altında LR (lc) kategorisinde.
Tezdüğme (Centaurea consanguinea)
Türkiye’ye özgü, geniş yayılışı olan bir peygamber çiçeği türü. Dicle Vadisi’nde de görülen bu bitki, Türkiye Bitkileri Kırmızı Kitabı’na göre Az Tehdit Altında LR (lc) kategorisinde.
Dicle Vadisi’nde Yetişen Nadir ve Endemik Bitkiler – II
Kirpi Nohutu (Cicer echinospermum)
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne özgü olan bu tür Diyarbakır ve çevresinde bozkırları tercih eden ve geniş yayılış gösteren nohut türü. Dicle Vadisi’nde de yetişen bitki Türkiye Bitkileri Kırmızı Kitabı’na göre Zarar Görebilir VU kategorisinde.
Uzuza (Colchicum balansae)
Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine özgü, sonbaharda çiçeklenen bir çiğdem türü. Dicle Vadisi, bitkinin yayılış alanının doğu sınırını oluşturuyor. Alanda küçük bir popülasyonla temsil edilen tür, Türkiye Bitkileri Kırmızı Kitabı’na göre Az Tehdit Altında LR (lc) kategorisinde.
Boz Sarmaşık (Convolvulus galaticus)
Türkiye’ye özgü, geniş yayılışı olan bir tarla sarmaşığı türü. Dicle Vadisi’nde de geniş alanlara yayıldığı görülen bitki, esasen tarla kenarlarını ve bozkırları tercih ediyor. Türkiye Bitkileri Kırmızı Kitabı’na göre Az Tehdit Altında LR (lc) kategorisinde.
Sarı Batalak (Hedysarum kotschyi)
Türkiye Florası’nda şimdiye kadar hakkında iki kayıt bulunan bu nadir bitkinin Kahramanmaraş ve Diyarbakır illerinde yetiştiği biliniyor. Diyarbakır’da da sadece Dicle Vadisi’nde tespit edilmiş. Türkiye Bitkileri Kırmızı Kitabı’na göre Zarar Görebilir VU kategorisinde.
Dicle Vadisi’nde Yetişen Nadir ve Endemik Bitkiler – III
Tekedikeni (Lycium anatolicum)
Türkiye’ye özgü, geniş yayılışı olan, su kenarları gibi habitatları tercih eden, 1-2 metre boyunda çalımsı bir tür. Diyarbakır’dan şimdiye kadar bilinen tek kaydı Dicle Vadisi’nden. Türkiye Bitkileri Kırmızı Kitabı’na göre Az Tehdit Altında LR (lc) kategorisinde.
Antep Tırfılı (Trifolium aintabense)
Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde görülen endemik bir üçgül türü. Alanda geniş yayılışı olan bitki, Türkiye Bitkileri Kırmızı Kitabı’na göre Az Tehdit Altında LR (nt) kategorisinde.
Akboyotu (Trigonella kotschyi)
Akdeniz Bölgesi’nde görülen bu endemik tür, Dicle Vadisi’nde bir kez kaydedilmiş. Alandaki güncel durumu ise bilinmiyor. Türkiye Bitkileri Kırmızı Kitabı’na göre Az Tehdit Altında LR (lc) kategorisinde.
Ova Fiği (Vicia esdraelonica)
Filistin’de ve Türkiye’de yetişen bu nadir tür, Türkiye Florası verilerine göre yaklaşık 130 yıl önce Şanlıurfa’da tespit edildiyse de günümüzde bu ildeki varlığı belirsiz. Diyarbakır’dan iki kayıt girilmiş, fakat türün Dicle Vadisi’nde bugün varlığına dair bilgi mevcut değil. Su kenarına yakın, nemli habitatları tercih eden bitki, Türkiye Bitkileri Kırmızı Kitabı’na göre Zarar Görebilir VU kategorisinde.
Ekosisteme yapılan müdahaleler sistemin tüm bileşenleri üzerinde doğrudan veya dolaylı şekilde tahribata neden olur. Dicle Vadisi’nde süregiden kimi insan faaliyetleri de bitkileri ve hayvanları, her tür yaşam alanını doğrudan etkiliyor.
Kentsel yerleşim alanlarının genişlemesi, nehir kenarlarının lokanta, piknik alanları açmak gibi amaçlarla dönüştürülmesi, doğal yapıda sadece insan ihtiyaçları merkeze alınarak yapılan değişiklikler bu tehditlerin başında gelerek bitki çeşitliliğini de olumsuz şekilde etkiliyor.
Dicle Nehri kollarındaki doğal vejetasyonu oluşturan ağaçların kesimi de ekosistemde doğrudan büyük tahribata yol açıyor. Bu tür alanlar birçok canlıyı barındırdığından ve diğer habitatların varlığıyla yakın ilişkili olduğundan tahribatın etkisi daha da genişliyor.
Ekosisteme bir bütün olarak bakıldığında, ağaçların kesilmesi kadar, sistemde mevcut olmayan, örneğin çam gibi ağaçların ortama adapte edilmeye çalışılması da biyoçeşitlilik açısından büyük sorunlara neden oluyor. Diğer yandan alanın sazlık ve çalılık olan kesimlerinin yakılarak tarımsal üretime uygun hale getirilmesi, yaşayan tüm canlılarıyla beraber bu habitatın kaybına yol açıyor.
Özellikle son yıllarda, bozkır alanların tarım alanlarına dönüştürülmesinin ve bu alanlarda kullanılan tarım ilaçlarının birçok doğal ve endemik bitki türünün habitatlarını bozduğunu, nesillerini tehlikeye soktuğunu anmak gerekiyor.
Metin: Prof. Dr. A. Selçuk Ertekin
KAYNAKÇA
• Bakış, Y., Babaç, M. T. ve Uslu, E. (2011) “Updates and improvements of Turkish Plants Data Service (TÜBİVES)”, Proceedings of the 6th International Symposium on Health Informatics and Bioinformatics, IEEE: 136-140.
• Davis, P. H. (1965-1988) Flora of Turkey and the East Aegean Islands, Cilt 1-10, Edinburgh.
• Ekim, T., Koyuncu, M., Vural, M., Duman, H., Aytaç, Z. ve Adıgüzel, N. (2000) Türkiye Bitkileri Kırmızı Kitabı (Eğrelti ve Tohumlu Bitkiler), Türkiye Tabiatını Koruma Derneği ve Van 100. Yıl Üniversitesi Yayınları, Ankara.
• Ertekin, A. S. (2002) Karacadağ Bitki Çeşitliliği, Sürdürülebilir Kırsal ve Kentsel Kalkınma Derneği ve UNDP-GEF.
• Ertekin, A. S. (2006) “Güneydoğu Toros Eşiği”, Türkiye’nin Önemli Doğa Alanları, Cilt 2, Doğa Derneği, Ankara: 284-287.
• Güner, A., Özhatay, N., Ekim T. ve Başer, K. H. C. (2000) Flora of Turkey and the East Aegean Islands, Cilt 11, Edinburgh.
• Güner, A., Aslan, S., Ekim, T., Vural, M. ve Babaç, M. T. (ed.), (2012) Türkiye Bitkileri Listesi (Damarlı Bitkiler), Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi ve Flora Araştırmaları Derneği Yayını, İstanbul.
• Saya, Ö. ve Ertekin, A. S. (1997) “GAP’ın Bölge Florasına Etkileri”, GAP’ın Ekolojiye ve Tarıma Etkileri Sempozyumu (30-31 Ekim 1997), Türkiye Çevre Vakfı: 39-55.
• Sözer, A. N., (1984) “Güneydoğu Anadolu’nun Doğal Çevre Şartlarına Coğrafi Bir Bakış”, Ege Coğrafya Dergisi, 2(1): 18-31.