Şimdiye dek Diyarbakır’a tarih, coğrafya, sosyokültürel hayat gibi merceklerle yaklaşırken şehri bulunduğu bölgede bütüncül bir bakış açısıyla ele aldık. Kimi sergi başlıklarımızda daha ağır basan bu merkezî perspektif, her tür çeşitliliğe özen gösteren yazınsal ve görsel tercihlerle Diyarbakır’ın hakikatine daha fazla yakınlaşma çabasını güttü.
“İlçe Postası” ismiyle başlayan bu sergi dizisinde merceği değiştiriyor, çıkış noktamızı Diyarbakır’ın merkez dışında kalan ilçeleri yapıyoruz. Parçalara yakınlaştıkça birikecek olan özgün anlatılarla hakikate yakınlaşma arzusunda daha da yol alacağımızı umuyoruz.
Bu dizide farklı ilçeleri, oralarda doğmuş büyümüş yazarlardan, araştırmacılardan dinleyeceğiz. İçerden seslere öncelik vermek, her bir ilçenin ele alınışında tarihe yayılarak dün ve bugün arasında karşılaştırma yapabilen bir açı sağlayabilecek. Yöreyle kişisel bağ sayesinde, kimi zaman oradan yazılmış bir mektup gibi okuyabileceğiz, kimi zaman mahir bir rehberle sokak sokak gezmiş olacağız. Nihayetinde ilçenin hikâyesiyle kaleme alanınki harmanlanacak.
İlk “İlçe Postası”nda Silvan’ı, Kürtçe üzerine çalışmalarıyla da tanınan yazar Dilawer Zeraq kişisel bir rotada, şiirsel bir dille anlattı. Yazar, araştırmacı Müslüm Üzülmez, Ergani hakkında bilgi birikimini şahsî kayıtlarla harmanladığı katmanlı bir yazı yazdı. Eğil’in Ermeni geçmişine dair bir belgeselin iki yönetmeninden biri olan gazeteci Altan Sancar, doğduğu toprakları birçok başlıkta bugünle kıyaslarken suların altından, üzerinden bir geziye çıkardı.
İkinci postada Lice’nin derinlere uzanan ve kimi zaman felaketlerle sekteye uğrayan geçmişini tarih öğretmeni Süreyya Işık ele aldı; Işık kendi Lice’sinin zenginliklerine bugünden baktı. Yazar Muharrem Erbey ise Hazro’yu anı parçalarıyla, gözlem ve izlenimleriyle harmanlayarak anlattı; coğrafyanın yazarlığındaki izlerini takip eden bir yolculuğa çıkardı.
“İlçe Postası” sürecek.